>

"EGE'Yi TÜRKiYE'NiN EN ETKİLi BÖLGESİ YAPACAĞIZ"

"EGE'Yi TÜRKiYE'NiN EN ETKİLi BÖLGESİ YAPACAĞIZ"

"EGE'Yi TÜRKiYE'NiN EN ETKİLi BÖLGESİ YAPACAĞIZ"

Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı’nda(EGEV) Mehmet Ali Susam'dan başkanlığı devralan Hasan Küçükkurt, EGEV'i Ege Bölgesi'nde daha etkili kılarak Ege'yi Türkiye'nin en güçlü bölgesi haline getireceklerini söyledi. KOSBİ Aktüel Dergisi için konuştuğumuz Küçükkurt, hem EGEV'in kuruluş öyküsünü hem de yeni dönemdeki hedeflerini paylaştı.

Sizi tanıyabilir miyiz? Hasan Küçükkurt kimdir?

1962 yılında Konya Ereğli'de doğdum. Uzun yıllardır İzmir'de yaşıyorum. Bortar Yemek Fabrikasi sahibi olarak toplu yemek sektöründe faaliyet yürütüyorum. Büyük baş hayvancılık, zeytinyağı, iş sağlığı  ve güvenliği ekipmanlari satışı gibi farklı
iş kollarında faaliyet yürütüyorum sivil toplum kuruluşlarında oldukça aktifim . Yeni başkanlığını devraldığım EGEV’in yanında İZSAD’ın  (İzmir Sanayici ve iş  insanları Derneği) başkanlığını yürütüyorum.Yemek Sanayicileri Derneği, Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu'nun (BASİFED) başkan yardımcısıyım. Aynı zamanda Konyalılar Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜSiAD üyesiyim.

EGEV'i tanıtırmısınız? EGEV hangi alanda çalışıyor?

EGEV henüz hiçbir bölgede kalkııma ajansı yokken, 1992 yılında kurulan bir çatı örgüt. Sonrasında kalkınma ajanslar kurulurken EGEV model olarak alındı.EGEV izmir'deki ileri görüşlü, ufku geniş iş insanlarının  STK liderlerinin önderliğinde Ege odaklı kurulan örnek bir dernek. Mütevelli heyeti 120 kişiden oluşuyor ve başkanımız izmir Valisi'dir. Heyette Ege'deki 10 ilin valileri, büyükşehir belediye başkanları, sanayi ve ticaret odaları ile borsalarin, ziraat odalarinin baskanlari yer alıyor. Yönetim kurulumuzun da mümkün olduğunca geniş bir yelpazeyi kapsaması için her ilden en az bir temsilci olmasina dikkat ediyoruz.

EGEVin köklü bir yapısı ve geçmişi var, bundan sonraki hedefleri neler?

EGEV kapsayıcı ve daha fonksiyonel bir yapıya sahip. EGEV belli bir süre atıl kaldı.O dönemde bile, İzmir dışında örneği olmayan, ekonomiye yön veren kuruluşların başkanlarınin yer aldığı İzmir Başkanlar Kurulunun sekretaryasını yürüttü.
Önceki başkanımız Mehmet Ali Susam zamanında EGEV yeniden ivme kazandı . Düzenlediği Ege Ekonomik Forum etkinlikler ve bölge ekonomisine yön çizmeye çalıştım Bu dönem yeni bir yol izleyeceğiz. Kimi Başkanlar Kurulu toplantılarını ve başkanlar kuruluna göre daha sık olarak yönetim kurulumuzun toplantılarını Ege'nin diğer illerinde yapmayı hedefliyoruz. İlk bakanlar kurulu toplantımızı da Aydın'da iki kentimizin valisinin katışımı ile yaptık . Aydin iş dünyası, yerel ve merkezi yönetimin temsilcileri, sivil toplum örgütleriyle bir araya geldik.
İzmir ve Aydın'ın valileri, büyükşehir belediye başkanları , oda ve borsalarin baskanlari, derneklerin yöneticileri toplantı yaptık. Gediz nehrinin temizlenmesi, Aydın'ın tarım arazisi olmayan, İzmir Aydın demiryolu, dağlık bölgelerinde organize sanayi bölgesi kurulması gibi konular konuştuk, daha nasıl geliştirilebilir, tartıştık. Bundan sonra diğer illerde daha aktif olacağiz. EGEV'in yönetim kurulu toplantılarını da iki ayda bir farklı illerde gerçeklestirmeyi düşünüyoruz. İlk toplantımızın Denizli de yapılması söz konusu.

EGE  BÖLGESİNİN EKONOMİK  GÜCÜ  HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Ege'nin sahip oldugu ekonomik potansiyelleri kullanabildiğini söyleyemeyiz. En basit örnek turizm sektöründe. Ege kıyıları tarihi, kültürel, doğal güzellikler açısından Antalyadan daha elverişli koşullara sahip olmasına karşın turizm gelirleri açısından çok geride kalıyor. İzmir 10 bin yıllık tarihe sahip. Agora, Meryem Ana Evi, Efes Harabeleri, Bergama gibi dünyaca ünlü tarihi güzellikleri var. Bunları pazarlayabilmek önemli. Tarım ne yazık ki Türkiye genelinde geri gidiyor ve doğal olarak ege de bundan nasibini  alıyor .Sektörün en önemli sorunu plansız üretim. Hem bitkisel, hem hayvansal üretim için aynı durum söz konusu. Oysa Ege, daha geniş bakarsak Türkiye, "insan eksen yetişir" tabirini hak eden çok verimli tarim topraklarina sahip.Yaşadigimiz pandemi bize gösterdi ki ülkelerin kendi kendine, tarımsal ürün anlaminda, yetebilmesi stratejik önemde. Bize çocukluğumuzda Türkiye'nin "Kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri" olduğu öğrenildi.
Artık ne yazık ki saman bile dışarıdan alır durumdayız. Daha makro, daha geniş bir tarım politikası belirlenmeli ve bu plan sektör ile beraber hazırlanmalı. Hemen ekleyeyim bu planı rafa kaldırıp 5 yıl sonra yeni plan ile her şeyi sil bastan da yapmamalıyız. Bir kez uzun soluklu bir plan yapılmalı ve her kesim bu plana göre hareket etmeli. İnanın tarım politikasını oturtmuş bir Türkiye'nin başka bir şey yapmasına bile gerek kalmaz, o derece bereketli topraklarımız var.

Size bölgenin kalkınması için yapılması gerekenler neler?

Bu kapsamda iş dünyasından önce devletin ve yerel yönetimin üzerine görev düşüyor. Ne yaparsak yapalım devletin elini atması düzenlemesi gerekiyor. Örneğin, bizler sürekli olarak izmir'in uluslararası uçuşlar için bir aktarma merkezi olması gerektiğini söylüyoruz. İzmir' den yurtdışına  yapılan  direkt uçuşlar sayısı yetersiz. Böyle bir adım atılması turizmden sanayiye her alana hareket getirecektir. Yerel Yönetimler de tanıtım konusunda daha etkili olabilir. Ayrıca bölgelerin kendilerine özgü özellikleri, hem bölgesel hem de coğrafi avantajlari bulunuyor.Manisa'nın avantajlar Uşak'ta yok, Usak'in avantaji Denizli'de yok. Tüm kentler için bu böyle. O sebeple her kentin güçlü olduğu yanlara uygun planar hazirlanarak bu planar o kentin kimliği ile bütünleştirilmesi.Ancak o zaman belli büyük kentlere bağımlı küçük kentler değil, kendi ayakları üzerinde duran, farkli farklı değerleri ve gücüyle yükselen kentler yaratırız. Bölgesel kalkınmanın temelinde de bu yatıyor. EGEV olarak işte bunu güçlendirmek istiyoruz .

EGEV OLARAK SİZE BU KONUDA NE GİBİ ÇALIŞMALAR YAPIYORSUNUZ? BUNDAN SONRAKİ YOL HARİTANIZDA NELER VAR?

Bu konuda biz de EGEV olarak elimizi taşın altIna koymaya baslayacağız. İlk icraat olarak iller arasındaki köprüleri güçlendireceğiz. Özellikle Gediz, Küçük ve Büyük Menderes ile Bakırçay Havzalarının ıslahı ile ilgili çalışmalar planlıyoruz. Bu nehirlere sanayi atıklarının boşaltılması için ne tür önlemler alınması gerektiğini masaya yatıracağız. Bu, devletin yapabileceği bir konu. Ama, nehirler farklı şehirlerden geçtigi için illerin yerel ya da merkezi idare temsilcilerinin tek başlarına yapabilecekleri bir iş değil. Bunun için valilerimiz ve belediye başkanlarımızla birlikte eylem planı hazırlamamız lazım.Aydın'daki toplantımızda bunun ilk adımın attık.EGEV'in en güzel yapacağı şey bu havzaları, nehirleri, çaylan ıslah edebilmek. EGEV'in arkasinda 10 ilin gücü var. Yapabilirse bunu EGEV yapar.

İller arasındaki yapıyı güçlendirmek için ne tür adımlar atacaksınIz?

Kendimize iller arasında ne yapılabilir, başkanlar arasinda ne tür işbirlikleri geliştirilebilir, iş dünyasi kendi arasındaki ticareti nasil artırır gibi sorular sorduk. Bunun yolunun açılması iletişim den geçiyor. STK'larda Üyeler arasında kurduğumuz bağ daha geniş kapsamlı olarak oluşturmak istiyoruz. Bu anlamda atılacak adımları da ortak akılla belirleyeceğiz. Yapacağımız ortak toplantılardan  en önemli hedefi bu. Tek basina bizim bir planımızın olması yetmiyor.Karşılıklı  görüş alışverişi ile hazırlanmış plan ve programların daha etkili sonuçlar doğuracağını söylemeye gerek yok. Ancak biraz evvel söyledim, burada da tekrar edeyim, yönetim kurulu toplantılarını  iki ayda bir farklı bir kentimizde yaparak bu iletisimi güçlendirmek için ilk adımı atmış olacağız. Eminim bu toplantılardan çok daha fazla etkileşimi olacak işbirlikleri, fikir önerileri çıkacaktır Yeni dönemde EGEV'in yol haritasini bu masalarda oluşturacağız.

Türkiye ekonomisini değerlendirir misiniz? Gördüğünüz temel sorunlar nelerdir?

Hayat pahalılığı temel problem diyebilirim. Küçük esnaftan büyük sanayiciye kadar herkesi etkileyen, her sektörü zorlayan, hane halkı bütçesini doğrudan etkileyen bir hayat pahalılığı söz konusu. Diğer konu ise finansa erişim. Para çok pahalı. Her ne kadar politika faizi düşük olsa da para yok. Sanayicinin finansa ihtiyacı büyük. Finansa erişim güçleşti, en büyük problem bu diyebiliriz. Böylesi dönemlerde kayıt dışı da artıyor.Kar marji düşüyor, vergiler var, merdiven altı Üretime kayıyor kimileri.Bunun önüne geçilmesi lazım. Tüm bu problemlerin önüne geçmenin yolu da enflasyonu düşürmekten geçiyor. Yeni ekonomi yönetimini bu anlamda olumlu buluyorum.Ekonomi bir bilim dalıdır ve bilimsel verilere göre hareket ettiğinizde çözüme de ulaşırsınız. O sebeple Mehmet Şimşek'in de dediği gibi bir süre enflasyon ile yaşayacağız gibi görünüyor. Önemli olan bu sıkıntıların sonucunu önümüzdeki dönemde enflasyonda gerileme olarak alabilirim.

Son olarak kOSBi'yi değerlendirebilir misiniz?

Başta İzmir olmak üzere Ege Bölgesi sektörel çeşitliliği fazla olan bir bölge. Her ilin güçlü olduğu bir ya da birkaç konu var. İzmir çok şapkalı bir kent. Hangi alanı konu ederseniz edin ilk 5 içinde izmir'i koyabilirsiniz. Turizm, Sanayi, Tarim, Kültür vs hepsinde ilk beş hatta ilk üç içinde bulunuyor İzmir. O sebeple tek bir sapkay izmir'e biçmek doğru değil.
Bu güçlü özelliklerinden biri olan sanayi OSB'lerde hayat buluyor. KOSBi, daha geniş  manada Kemalpaşa, doğal olarak sanayisi ile gelişen bir bölge. Dağınık sanayilesmeyi islah eden, bir düzene sokan KOSBi'nin varlığı bu sebeple çok önemli ve değerli. İzmir -İstanbul Otoyolu'nun açılması KOSBiyi çok daha etkin hale getirdi diyebilirim.
Kentin sürekli genişleyerek sanayi bölgelerini içeride bırakması sonucu kentin hemen ceperinde bulunan KOSBi, kent içinde sıkışan sanayi tesislerinin yasadığı hiçbir sıkıntı yaşamıyor. En başta lojistik imkanlar ile fark yaratan bir OSB KOSBI. Lojistik Köyünün açılması, Yigitler Barajı'nın tamamlanması ile KOSBi'nin çok daha hızlı bir büyüme trendine gireceğini düşünüyorum.